bir
(bkz: aziz nesin) başyapıtı.
hayatı trajikomik diyemeyeceğimiz kadar dramatik olan, çaldığı her kapı yüzüne kapanan yaşadığını kimselere kanıtlayamayan, kayıtlara çanakkale savaşı'nda şehit oldu diye düşülen, yüzü bir türlü gülemeyen yaşar..
onu tanımlamak için dilinden düşürmediği şu cümlelere bakmamız kafi: " benim işime yarar bir şey olunca, evet, o zaman bana yaşamıyorsun, diyorlar ama, kendi işlerine gelince yaşıyorsun diyorlar. okula gideceksem yaşamıyorum. askere alacaklarsa yaşıyorum. nüfus kağıdı istersem yaşamıyorum. vergi alacaklarsa yaşıyorum. iş ararsam yaşamıyorum. ceza keserlerse yaşıyorum. dava açarsam yaşamıyorum"
(bkz: aziz nesin) daha önce hiç kalemini bilmediğim bir yazarken şimdi önünde hayranlıkla eğilebilirim. o nasıl muhteşem bir yergidir. topluma, hayata, dünyaya.. kıvrak zekasıyla alay ediyor resmen bu bozuk düzenle. bazı yerlerde gülüyorsunuz evet ama bu acı bir gülüş oluyor.
kendi zamanının ve tüm zamanların toplumsal yarasını iyice kanatıyor bu kitapla. alın diyor alın işte her gün başınıza gelen ama ayırdına varamadığınız gerçekler. sanki bir distopya havasında ilerliyor. oysa anlattığı tamamen bizim evrenimiz. bunu fark etmek için uyanmak gerek.
"bir insan pek çok türlü ölür: hukuki olarak ölür. siyasi olarak ölür. fiziki olarak ölür. psikoloji olarak ölür. insanın tam olarak yaşayabilmesi için bunların hepsinin birden yaşaması gerekir."